BESLENME

Emziren Anneye Pratik Öneriler

• Doğumdan sonra bebek emzirilirken gebelik öncesi döneme göre daha fazla sıvı besin alınmalıdır. Emziklilikte su metabolizmasında artış vardır. Alınan su süt salgılanmasıyla,
metabolik su ise artan yiyecek alımıyla artmaktadır. Süt miktarının değişmemesi için annenin sıvı alımını arttırmak gerekir. Günlük alınan toplam sıvı miktarı yaklaşık 3000 ml olmalıdır.

Bu miktar pratik ölçüler ile 12 su bardağı su, süt, ayran, hoşaf, komposto, limonata, şerbet, meyve suları şeklinde önerilmelidir. Çay, kahve gibi içeceklerin süt verimini azalttığı bilinmektedir

• Kalsiyum yönünden zengin olan süt, yoğurt ve peynir belirtilen miktarlarda düzenli olarak tüketilmelidir.
 
• Her gün 1 adet yumurta ve 1 porsiyon etli sebze yemeği veya kurubaklagil yenilmelidir.

• Kuru fasulye, nohut, mercimek ve bulgur karışımı yemekleri, portakal, mandalina, domates, maydanoz, yeşil biber, taze soğan gibi C vitamini yönünden zengin sebze ve meyvelerle birlikte tüketilmelidir. Bireysel özelliklere göre gaz yapıcı besinler çıkartılabilir.

• Vitaminlerden zengin sebze ve meyveler diyette her öğün olmalıdır.
• Salam, sosis, sucuk gibi katkı maddesi içeren diğer hazır besinler
mümkün olduğu kadar yenmemelidir.

• D vitamini besinlerde bulunmaz. Ancak güneş ışınlarının doğrudan
cilde yansıması ile sağlanır. Bu nedenle emzikli anne güneşlenmeye özen göstermelidir.

• Yemeklerde mutlaka iyotlu tuz kullanılmalıdır. Doğal besinlerde yeterince alınmayan iyot, ancak iyotlu tuzun kullanılması ile anne sütünden bebeğe geçer.

• Kuru meyveler ve kuru yemişler yoğun enerjileri yanında, demir ve kalsiyum gibi minerallerden de zengindir. Ağırlık kontrolü de yapılarak bu besinler tüketilebilir.

• Kansızlığa neden olduğundan yemeklerle birlikte çay içilmemelidir. Çayı kuşluk, ikindi gibi öğün aralarında, yani yemek yendikten 1-2 saat sonra açık olarak içilmeli, çaylara limon suyu eklenmelidir. İçecek olarak ıhlamur, nane, papatya, kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmelidir.

• Hazır meyve suları, gazoz ve kolalı içecekler yerine taze sıkılmış meyve suları, ayran, limonata tercih edilmelidir.
• Pekmez kan yapıcıdır, Şeker boş enerji kaynağıdır. Şeker yerine tatlı olarak pekmez yenmesi kansızlığa karşı alınacak önlemlerden birisidir.


• Emzirme süresince bebeğin hep memede olması ve emerken uykuya dalması emzirmenin iyi gittiğinin bir işaretidir.




HAMİLELİKTE BESLENİRKEN DİKKAT ETMENİZ GEREKENLER 



Hamileyken beslenmeniz en önemli unsurlardan biri. Sizin doğru ve sağlıklı beslenmeniz bebeğinizin gelişimini etkilediğini unutmayın. İşte size bir kaç beslenme önerisi. 


- Kalsiyumun zengin kaynağı olan süt, yoğurt ve peyniri belirtilen miktarlarda tüketilmeleri

- Her gün 1 adet yumurta veya 1 porsiyon etli sebze veya kuru baklagil yemeği yemeye özen göstermeleri

- Kuru baklagil, bulgur karışımı yemekleri, portakal, mandalina, domates, maydanoz, yeşil biber, taze soğan gibi C vitamininden zengin sebze ve meyvelerle birlikte sık yemeleri

- Sosyo-ekonomik düzeyi sınırlı veya vejetaryen kişiler için et yerine kuru baklagiller, üzüm pekmezi, kurutulmuş meyveler, ceviz ve fındığın tüketilmesi önerilebilir.

- Vitaminlerin zengin kaynağı olan sebze ve meyveleri her gün düzenli olarak tüketmeleri

- Salam, sosis, sucuk gibi katkı maddeleri içeren yiyecekleri mümkün olduğu kadar seyrek yemeleri

- Kuru meyveler ve kuru yemişler yoğun enerjileri yanında, demir ve kalsiyum gibi minerallerden zengin olduğu için beslenmede uygun şekilde ağırlıklarını kontrol ederek tüketmeleri


     Sebzelerin, makarna ve eriştenin, mercimek, nohut ve kuru fasulyenin haşlama sularını dökmeleri, bu yiyecekleri önceden yıkayıp ıslattıktan sonra pişirmeleri,





- Yenilen yiyeceklerin besleyici değerini korumak ve özellikle anemiyi önlemek açısından yemeklerle birlikte çay içmemeleri, çayı ikindi ve kuşluk gibi öğün aralarında (yemek yedikten 1-2 saat sonra) açık ve limonlu olarak içmeleri, içecek olarak ıhlamur, nane, papatya gibi bitki çaylarını tercih etmeleri,

- Gebelik öncesinde aşırı kilo kayıplarından, gebelikteki aşırı kilo alımlarından sakınmaları

İlaçlanmış olabileceklerini göz önünde bulundurarak, böcek öldürücü ilaçların çocuklarına da zarar verebileceği düşüncesiyle sebze ve meyveleri iyice yıkamaları

- Yoğurt, süt, pekmez, reçel gibi yiyecekleri yıkanmış da olsa deterjan ve ilaç kavanozlarına koymamaları

- Mümkünse suyu kaynattıktan sonra içmeleri

Sigara, alkol kullanmamaları, sigara içilen ortamda bulunmamaları önerilmektedir.





GEBELİKTE BESLENME NASIL OLMALI?
 
Gebelik kadın için doğal fizyolojik bir olaydır. Gebelikte kadının normal fizyolojisinin üzerine fetal (anne karnındaki bebek) büyümenin de eklendiği değişiklikleri kapsar. Bu nedenle toplumumuzda iki canlıyı doyuracak kadar yemesi gerektiği fikri ağır basmaktadır. Ancak güncel bilgilerimiz gebe annenin fazla beslenmesi kadar yetersiz beslenmesinin de anne ve bebek sağlığına zarar verdiğidir.


 
Yeni bilimsel veriler annenin Beden Kitle İndeksi (BKİ) denilen indekse göre gebelik boyunca tartı alımının hesaplanması gerektiğini göstermiştir. BKİ; ağırlığın (kg) boyun (m) karesine bölümü ile bulunan değerdir. Örneğin gebe adayı anne 62 kg ağırlığında ve 165 cm boyunda ise BKİ: 62/ (1.65)2 ‘dir. Bu değerde 27.77’dir. Öneriler ise; eğer annenin BKİ’si 20 ve altında ise ilk 3 ay kilo almasa dahi son 6 ayda haftada 500 g’ın altına düşmemesi, BKİ’si 26 ve üzerinde olanların ise haftalık tartı artışının ortalama 300 g olması önerilmektedir.

Gebeliğin ilk zamanlarında annelerde bulantı, kusma, uyuklama hali, iştahsızlıktır. Bu etmenler annelerin besin alımını engeller ve ilk 3–4 ayda tartı alımının toplam 3–3,5 kg olmamasını sağlar. Ancak daha sonra 300–500 g tartı alımı düşünülürse gebeliğin sonunda 10–12 kg tartı alımı sağlanır. Bunun sonucunda 3–3,3 kg ağırlığında bir bebek dünyaya gelebilir.



Enerji: Neden bu özel dönemde daha fazla enerji almak gerekir? Çünkü hem annenin hemde bebeğin normal büyüme ve gelişimi içindir. Ayrıca bu dönemde bu gelişimin normal devamı için günlük 300 kcal ek besin alımı gerekir. Bu ek enerji anneye yağ dokusu olarak gelir, bu yağ dokusuda emziklilik döneminde artan enerji gereksinimini karşılamak için kullanılacaktır. Enerjiyi diyette karbonhidrat, protein ve yağdan dengeli sağlamalıyız. Çünkü protein ve yağı yeterli alsak dahi eksik karbonhidrat alımının bebeğin beyin gelişimi, glikojen düzeyi ve nörotransmitter sentezi (sinir sisteminin oluşmasını sağlayan maddeler) üzerine olumsuz etkileri saptanmıştır.

Protein: Proteinler vücudun yapıtaşlarıdır. Yeterli ve dengeli beslenen annelerde protein yeterli miktarda karşılanır. Ancak önerilen kaliteli protein kaynaklarının anne tarafından tüketlmesidir. Bunlar tavuk, balık veya hindi eti, süt-yoğurt, yumurta, kuru baklagillerdir.

Normalde gebe kadınlar için önerilen protein 60 g’dır. WHO Vejeteryan gebelerde bu değere 9 g/gün ek olması fikrindedir.

Çoklu Doymamış Yağ Asitleri: Gebe annenin diyetinde n–3 yağ asidinden zengin beslenme ve özellikle dokozahegzoenoik asidin (DHA) diyette bulunması gerekmektedir. n–3 yağ asidi ve DHA zengin besinler; yağlı balıklar, ceviz, soya fasülyesi, tereyağ, mayonez, yeşil yapraklı sebzeler.


 

Demir: Bitkisel besinlerle veya tek yönlü beslenme ile beslenen kadınlarda demir eksikliği anemisi sıklıkla görülen bulgudur. Demir eksikliği olan annelerin düşük doğum ağırlıklı bebek, düşük olduğu ve doğan bebekte de anemi görüldüğü bildirilmiştir. Demirden zengin besinler; karaciğer, kırmızı et, tavuk eti, balık özellikle sardalya, yumurta, kurubaklagillerdir.

Kalsiyum: Gebelik döneminde birçok nedene bağlı olarak kalsiyum ve fosfor gereksinimi artmaktadır. Kalsiyumun doğal kaynaklardan sağlanması anne ve bebek için tercih edilmesi gereken bir seçenektir. Süt, yoğurt, peynir, çökelek, pekmez, fındık, kurubaklagiller, yeşil yapraklı sebzeler kalsiyumun en iyi kaynaklarıdır.
Çinko: Büyüme-gelişme, protein yapısındaki enzimlerin, üreme işlevi için gerekli en önemli minerallerden biridir. Diyetteki çinko eksikliği ile anne karnında büyüme geriliği, ölü doğumlar, doğumsal anomaliler görülmektedir. Çinko; et, deniz ürünleri, süt ve süt ürünleri, yumurta, fındık, badem, ceviz gibi kuruyemişlerde bulunmaktadır.

İyot: İyot vücudumuzda çok az miktarda bulunan önemli elementlerden biridir. Gebe annenin iyotdan yetersiz beslenmesi ile zekâda gerilik, anormal doğan bebek, annenin iyot eksikliğine bağlı hipotroidik bebek, düşük, ölü doğum, sağırlık, cücelik gibi birçok soruna neden olmaktadır. Diyette iyodun en güzel kaynakları deniz ürünleri ve iyotlu tuzdur. Ancak yemek pişirme sırasında çok önemli bir noktayı gözden kaçırarak anneler iyotlu tuzun iyodundan yararlanamamaktadır. Çünkü iyot uçucu bir maddedir, pişirme sırasında havaya karışır. Bu nedenle pişen yemeğin ardından iyotlu tuzu eklemek gerekir.

Folik Asit: Folik asit eksikliğinde düşük doğum ağırlıklı bebekler, nöral tüp defektleri, annede megaloblastik anemi oluşur. Nöral tüp defektleri en ağır doğumsal malformasyonlardır. Yani gebeliğin 4. Haftasının sonuna kadar kapanması gereken nöral tüpün açık kalması ile kafatası kemiklerinin bir kısmının olmaması, beyinin gelişememesi veya beyin ve zarlarının kafanın arka kısmından dışarı fırlamasıdır. Hasta bebek erken yaşta kaybedilebileceği gibi tekerlekli sandalyeye mahküm kalabilir. Tabi bu durum sadece beslenme ile değil çevresel ve genetik nedenlerle de oluşabilir. Planlı gebeliklerde gebeliğin ilk 3 ayı 400 mg/gün, plansız gebeliklerde de kadının doğurganlığı düşünülerek 400 mg/gün folik asit kullanılması önerilmektedir. Ayrıca nöral tüp defektinin oluşmaması için gebeliğin ilk 4 haftasında kullanımı uygundur bu dönemden sonra alınan folik asidin önleyici etkisi bulunmamaktadır. Günlük besinlerle 400 mg/gün folik asit sağlanabilir. Günde 1 kase kuru fasülye veya mercimek yemeğinin yanına 1 su bardağı portakal suyu yaklaşık 420 mg folik asit sağlar. Ya da günlük diyette badem içi, yumurta, lahana-bezelye-ıspanak ile hazırlanan sebze yemeği, portakal tüketimi de yeterli derecede folik asit sağlayabilmektedir.

B12 Vitamini: Bu vitaminin eksikliğinde DNA sentezinde defekt oluşur, megaloblastik anemi, sinir sisteminde olumsuzluklar, anormal doğan bebekler olabilmektedir. Bu vitamin SADECE HAYVANSAL KAYNAKLI BESİNLERDE bulunmaktadır.

A Vitamini: A vitamini eksikliğinde prematüre doğum, düşük doğum ağırlıklı bebekler, bebeğin başının gelişmemesi (mikrosefali), görme kusurları oluşmaktadır. Havuç, balık, süt, karaciğer, yumurta sarısı, domates, kivi, yeşil yapraklı sebzelerde yoğun miktarda bulunmaktadır.

D Vitamini: Annenin beslenme şeklinin yanında güneş ışığından da yararlanması gerekmektedir. Bu gebelik özel dönemde besin gereksinimlerinde olduğu gibi D vitamininin gereksiniminde de artış olmaktadır. Diyetle D vitamini gereksinimi karşılanamamaktadır, bu nedenle doktorunuzun önerdiği D vitamini preperatını uygun dozda kullanmanız gerekmektedir.